LUİSİTO BİR SEVGİ ÖYKÜSÜ-SUSANNA TAMARO
Bazen tüm yaşananları bir kenara iterek küçük mutluluklara sığınasımız gelir ya! Çok klişe olacak ama; soğuk bir kış gecesinde içilen sıcak çikolata gibi, iletişimimizin koptuğu, sevdiğimiz eski bir dosta rastlamak gibi, meyvesi güzel bir tebessüm olan, kaliteli bir film seyretmek gibi. Örnekler çoğaltılabilir elbette. İnsanı yormayan, akıcı ve kısa bir kitap da bu seçeneklerden biri bence. İşte tam da öyle bir kitap Luisito.
Susanna Tamaro’nun Türkçeye çevrilmiş onlarca eseri var. Yetişkinler ve çocuklar için. Aslına bakarsanız bu kitabı ikinci el kitap alisverişimde kargo ücreti ödememek için sepetime ekledim. 🙂 İyi ki de eklemişim. Halihazırda kediyle yaşayan biri olarak bam telimi titrettiğini söyleyebilirim.
Yaşlı ve emekli bir öğretmenin çöp tenekesinin dibinde bulduğu yaralı bir papağanla dostluğunu okuyoruz. En sevdiği çocukluk arkadaşını anımsayarak Luisito ismini verdiği bu papağan, Anselma’nın yalnızlık ve sıkıntılarla dolu hayatına yaşam enerjisi getiriyor adeta. Ve bu vesileyle geçmişi, ailesi ve mesleğiyle hesaplaşmayı göze alarak yaşamı üzerinde bir keşfe çıkıyor. Anselma’nın kendi iç dünyasındaki muhasebesine yanı başındaymış gibi tanık oluyoruz. En başından olayın içinde buluyoruz kendimizi. Kitabın en çok bu yönünü sevdim sanırım. Gerçekten ismini hakeden bir kitap bence. Sıcacık bir sevgi öyküsü. Farklı bir samimiyet var kitapta. Anselma’nın iç çekişmesini okurken, bizler de okur olarak bir hesaplaşmaya girişiyoruz. Dedelerimizi, ninelerimizi düşünüyoruz. Yaşlıların gözünden bakıyoruz hayata. Ve bunu gözümüze sokarak yapmıyor yazar. Diyorum ya farketmeden içine çekiliyoruz mevzunun. İnsanın tek başına olmaktan ziyade, birileriyle bir arada daha mutlu olduğunu öğreniyoruz. Velev ki bu bir papağan bile olsa. Değişen çağa ayak uyduramamak kişisel bir sorun değil, hayatın acımasız yazgısı aslında. Bugün onların yaşadığını yarın hepimiz yaşamak zorunda kalacağız. Kitap bu aydınlatmayı yaşatıyor.
Ve iradesiz, dilsiz dostlarımız… Patili, gagalı, kanatlı, yüzgeçli farketmez. İyi ki varlar. Hayvan sevmek muhteşem bir şey. O canlar tarafından sevilmek ise daha da muhteşem.
Kitap bence okuma alışkanlığı kazandırmak istediğimiz ortaokul(özellikle 7. 8. sınıf) çocukları için uygun. Yanı yetişkinlerin de okumaktan zevk alacağı bir çocuk kitabı sayılabilir. Simyacı gibi, Şeker Portakalı gibi. Hayvan sevgisi, büyüklerimize saygı, sevgi, empati hususunda ufkumuzu açacak, faydalı olacaktır zannımca. Hususi olarak almazsınız belki ama bir yerlerde denk gelirseniz, ikinci el falan, şans verilebilir. Kısa ve keyifli bir okuma olacaktır.
“Büyüklerin dünyasında yasalar, sevgiden daha ağır basar.”(sayfa 89)
“Korkmayın, gölge yalnızca ışığın başka bir formudur.”(sayfa 66)
“Şunu unutma: Umut etmek gerekir! Yolun sonunda daima bir hazine vardır!” (sayfa 91)